NAMAZ KILAN İNSAN SİLÜETİNİN SIRRI
Sivas'ın Divriği ilçesindeki Ulu Camii ve Darüşşifası'nı inşa eden mimar ve ustaların, bu eşsiz eserde ortaya çıkan ''Namaz kılan insan'' ve diğer siluetler ile gölgeler için çok ince hesaplar yaptıkları, tarihi eseri hayata geçirmeden önce 2 yıl boyunca güneşin doğuşundan batışına, yıldızların çıkışından kayboluşuna kadar her şeyi hesapladıkları bildirildi.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası ile ilgili araştırmaları ve kitapları
bulunan, bilgilerini ziyaretçilerle paylaşan araştırmacı-yazar Ruhan
Özaygün, eşsiz eserin bilinmeyen yönlerini değerlendirdi.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası'nı, ''Bilimin ve ilmin birleştiği bir
mimari yapı'' olarak nitelendiren Özaygün, Birleşmiş Milletler Eğitim,
Bilim ve Kültür Kurumu'nun (UNESCO) ''Dünya Kültür Mirası Listesinde''
yer alan eserin yapımı aşamasından önce de bilimden faydalanılarak
hazırlıklar yapıldığını söyledi.
Mengücekoğulları'nın Divriği'ye kazandırdığı bu şaheserde ortaya çıkan
''Namaz kılan insan'' ve diğer siluetler ile gölgeler için, tarihi
yapıyı inşa eden mimar ve ustaların çok ince hesaplar yaptığını, bu
siluetlerin ve gölgelerin tesadüf olmadığını belirterek, ''Eseri inşa
eden mimar ve ustalar, binayı yapmadan önce 2 yıl boyunca güneşin
doğuşundan batışına, yıldızların çıkışından kayboluşlarına kadar hepsini
hesaplamış. Bu hesaplar yapıldıktan sonra, elde edilen sonuç, bu eser
üzerinde gösterilmeye çalışılmıştır. Kapılarda ilk etapta siluet
bakıyor, temaşa ediyor. İkincisinde siluetteki o kişi kitap okuyor,
üçüncü durumda namaz kılıyor, dördüncü olayda ise kadına çevriliyor.
Onun için burada tesadüf bir şey yoktur, eseri ilme hizmet, hakka
hizmet, fisebilillah (Allah rızası için) düsturuyla yapmışlardır'' diye
konuştu.
-DEVRİN TEKNOLOJİSİNE UYUM SAĞLAYAN GÖLGELER-
Bu eseri yapan mimarın ve ustaların, kapılardaki motiflerin her birini
ince ince hesapladığını, söz konusu motifleri yaparken ilime, bilime ve
Kur'an-ı Kerim'e başvurduğunu vurgulayan Özaygün, mimarın ve ustaların
devrin teknolojisine uyum sağlayarak bazı gölgeler oluşturduklarını
ifade ederek, ''Kur'an-ı Kerim'de Furkan Suresi'nin 45 ve 46. ayetlerini
okuduğumuz zaman bu gölge meselesinin iç yüzünü anlayabiliriz.
'Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit
kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık. Sonra onu kendimize
yavaş yavaş çektik' ayetlerinden de göreceğiz ki burada asıl gölge
değil, gölgeyi uzatan güneş ile gölgenin hareket ve tavırlarını bilmek
mecburiyetindeyiz'' dedi.
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası'nın batı kapısında (taç kapı) ikindi
vakti görülen namaz kılan erkek silueti, cennet kapısında saat 07.00
sıralarında çıkan namaz kılan kadın silueti ve şah kapısında saat 09.00
sıralarında oluşan ve eseri yaptıran Ahmet Şah'ın başını temsil ettiğine
inanılan erkek kafası silueti, görenleri adeta büyülüyor.
Özellikle tarihi eserin batı yamacında camiye girişi sağlayan taç
kapıda, ikindi namazı vaktinde güneşin etkisiyle ortaya çıkan, yaklaşık 4
metre uzunluğundaki ''namaz kılan insan'' silueti ziyaretçilerin ilgi
odağı oluyor.
Tarihi eseri görmeye gelenler, ziyaret saatlerini namaz kılan insan
siluetinin çıktığı ikindi namazı vaktine denk getirmeye çalışıyor.
Yıllarca fark edilemeyen siluetin, 2005 yılında fotoğraf çeken bir
turist tarafından görüntülenmesinin ardından ünü yurt dışına kadar
ulaşmış. Kente gelen yerli turistlerin yanı sıra yabancı turistler de
güneş giriş kapısına vurduğunda ortaya çıkan gölgenin önünde fotoğraf
çektiriyor.
-''ANADOLU'NUN EL-HAMRASI''-
Anadolu beyliklerinden Mengücekoğulları döneminde hükümdar Süleyman
Şah'ın oğlu Ahmed Şah tarafından 1228 yılında yaptırılan Divriği Ulu
Camii 1280, caminin bitişiğinde Behram Şah'ın kızı Melike Turan Melek'in
de aynı yıl yaptırdığı Darüşşifa ise 768 metrekarelik alana sahip.
İnanç ve tarih turizmi açısından önemli bir eser olarak gösterilen
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, mimari üslubuyla dikkati çekiyor.
Avrupalı bilim adamları tarafından, ''Anadolu'nun El-Hamrası'' olarak
görülen tarihi yapı, mimari yapısı ile başta sanat tarihçileri olmak
üzere mimar ve mühendisleri büyülüyor.
Süsleme ve örtü biçimlerinin dengeli ve uyumlu bir şekilde
ayarlanmasıyla başlı başına kendine özgü bir yapı olan Divriği Ulu Camii
ve Darüşşifası'nda, ışık ve gölge oyunları güçlü şekilde hissediliyor.
Evliya Çelebi'nin, ''Üstad-ı mermer bu camiye öyle emek sarf edip, kapı
ve duvarları öyle nakış bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır,
kalem kırıktır'' ifadesini kullandığı, ''Görmeden Ölmeyin'' sloganıyla
tanıtılan ve 1985 yılında UNESCO'nun ''Dünya Kültür Mirası Listesi''ne
alınan eseri, her yıl çok sayıda turist ziyaret ediyor.
Ruh hastalarının musiki, su sesi ve Kur'an dinletisiyle tedavi edildiği
darüşşifada, hasta ve tabip odaları bulunuyor. Darüşşifanın içerisinde
Ahmet Şah, eşi Turan Melek ve ailesinin türbeleri de yer alıyor. İki
kubbe ve 23 tonoz çatı ile örtülü olan tarihi eserdeki mihrabın biçim ve
bezemelerinin Anadolu'da başka bir örneği bulunmuyor.
Ahlatlı mimar Hürremşah tarafından yapılan eşsiz eserde, Ahlatlı ve
Tiflisli taş ustalarının çalıştığı belirtiliyor. Başmimar Hürremşah Bin
Muğis El-Hilati ile birlikte eserde Ahmet Nakaş Hilati (Ahlatlı Mimar),
Ahmet Bin İbrahim El Tiflisi (Ağaç İşleri Sanatçısı, Nakkaş ve Ahmet Bin
Muhammed'in (Hattat ve Nakkaş) çalıştığı kaynaklarda yer alıyor.