Refik Başaran (01 Ocak 1907 - 01 Ocak 1947)
Refik Başaran, 1907′de Ürgüp’ün Taşkınpaşa köyünde doğmuştur. Mustafa Çavuş’la Emine Hanım’ın oğludur. Anneannesi bir Arap kızıdır. Dedesi Hacı Ali Ağa, bir ara Arabistan’a gider, dönüşte Arap kızı olan Şirin’i de yanında getirir, onunla evlenir.
Refik’in annesi Emine bu evlilikten doğar. Refik’in biraz esmer oluşu da bu yüzdendir. Emine’nin üç çocuğu olur; Fettah, Refik ve Havva Ana. Köyündeki okulda üç yıl okuyarak ilk tahsilini tamamlar. Refik on yedi yaşındayken aynı yaşta olan köylüsü Fadime ile evlenir. Malı-mülkü olmadığı için kız tarafı Refik’e kızlarını vermek istemez. Refik de bunun üzerine aileye içgüveyi olarak girer. Fadime’den üç çocuğu olur. Emine Başaran (1930-1981), Hikmet Başaran (1934- ), Hacı Ali Başaran (Vefat etti).
Saza ve türkü söylemeye daha küçük yaşlarında hevesli olan Refik, saz çalmaya on dört-on beş yaşlarında başlar. Abisi Fettah’ın Kırşehir’de aldığı sazla hemen her gün köyüne 6-7 km. mesafedeki Yeşilhisar’ın Kavak köyüne gidip, orada Topal Hasan’dan ders alır. Fettah, kardeşi için ustaya her türkü başına bir lira verme fedakârlığını gösterir. Kısa zamanda saz çalmada önemli bir mesafe kaydeden Refik, köyünde ve çevresinde düğünlerin aranan siması olur. Askerlik hizmetini Kütahya ve Niğde’de yapar. Askerlik sonrası ünü daha da artan Refik, Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara’da bir toplantıya çağırılır.Atatürk, zamanın önde gelen sanatçılarıyla yaptığı bu toplantıda Refik’e “Başaran” soyadını verir.
Refik Başaran plak yapmak için sık sık İstanbul’a gidip köyünden ayrı kalmış ve sıla özlemi çekmiştir. Bundan ötürü, genelde söylemiş olduğu sözlü ezgilerde hasretlik ve ayrılık temalarını ağırlıklı olarak işlemiştir.
Refik Başaran’ın kendisine has bir saz çalma tarzı vardır. Türküleri okurken bütün benliğini ve ruhunu katmış, sözü ve ezgiyi ruhunun derinliklerinde hissederek okumuştur. Türkü sözlerini söylerken yöresinin ağız özelliğine bağlı kalmıştır.
Refik Başaran 1935 ile 1947 yılları arasında tahminen 200′e yakın türkü okumuştur. Ayrıca her gittiği yerde oradaki yaşadığı, gördüğü olaylarla ilgili irticalen türkü yakmıştır. Bu türkülerin çoğu plaklara okunmadığından dilden dile dolaşmış ve ancak bir kısmı günümüze değin ulaşılabilmiştir. Halen derlemeler devam etmektedir. Refik Başaran 1947 yılında Ankara’nın Ayaş ilçesinde vefat etmiştir.
Refik Başaran’dan derlenen bazı türküler : Şen olasın Ürgüp dumanın gitmez, Dam başında sarı çiçek, Bacacılar yüksek yapar bacayı, Tokat yaylasında yaylayamadım. Refik Başaran hakkında TRT’de üç program yapılmıştır. Bunlardan ikisi 1982′de gerçekleştirilmiştir. Sabri Uysal’ın hazırladığı programda Refik Başaran’ın türkülerine ve Fadime Başaran’la yapılmış bir röportaja yer verilmiştir. Diğeri de İstanbul Radyosunca hazırlanmıştır.
Tamer Göksel’in hazırladığı programda Mehmet Erenler, onun türkülerinden örnekler vermiştir. Üçüncü program ise, 1989′da Mansur Kaymak tarafından yapılmıştır. Refik başaran’la ilgili olarak Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Arşivinde yine Fadime Başaran’la yapılmış bir konuşmanın bandı bulunmaktadır.
NEVŞEHİRİN YETİŞTİRDİKLERİ